
Çorum Ziraat Odası Başkanı Adem Özdemir, aşırı yağışlar nedeniyle buğday ekili tarlalarda görülen pas, septoria hastalıkları ve buğdayın özüne zarar veren böcekler hakkında çiftçileri uyardı.
Adem Özdemir, özellikle septoria hastalığının küçük, düzensiz, kızıl-kahverengi lekeler şeklinde başladığını ve önlem alınmazsa tüm yaprağı kaplayarak zarara yol açtığını belirtti. Hastalığın yayılma hızının çevre koşullarına ve çeşidin dayanıklılığına bağlı olduğunu söyleyen Özdemir, uzun süreli yağışlar ve sisin septorya zararını artırdığını ifade etti.
Septorya ile mücadele için kültürel yöntemler olarak dayanıklı çeşit seçimi, geç ekim, ekim nöbeti, sık ekimden kaçınma ve azotlu gübre kullanımında dikkatli olma gibi önlemler önerildi. Kimyasal mücadelede ise yeşil aksamın ilaçlanması gerektiği belirtildi. Özdemir, bazı ekili alanlarda hastalığın gelişimine ve iklim koşullarına bağlı olarak ikinci ilaçlama yapılması gerekebileceğini de vurguladı.
Adem Özdemir, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Septorya; Küçük, düzensiz, kızıl-kahverengi lekeler şeklinde başlar. Önlem alınmaması halinde lekeler büyür, birleşir ve tüm yaprağı kaplar. Hastalık ilk olarak alt yapraklarda meydana gelir. Yayılma hızı çevre koşullarına ve çeşidin dayanıklılığına göre değişir. Kardeşlenme başlangıcından itibaren yağışların uzaması septorya zararını artırır. Özellikle buğdayı etkileyen septorya fungusunun neden olduğu bu hastlık arpa, tritikale ve çavdarı da etkileyebilir" dedi.
Uzun süreli yağış ve sis olan bölgelerde daha dayanıklı çeşitler seçilmelidir. Çeşit özellikleri de göz önünde bulundurulmak kaydıyla geç ekim yapılarak septoryanın şiddedi düşürülebilir. Ekim nöbeti uygulanabilir. (Bir yıl nadas veya sulanan ürün yetiştiriciliği olacak şekilde). Sık ekim yapılmamalıdır. Azotlu gübrelerin aşırı kullanımından kaçınılmalıdır. Septorya ile kimyasal mücadele; yeşil aksamın ilaçlanmasıyla mümkündür. Bölgede yaptıkları incelemeler sonucunda çeşidin hassasiyetine, hastalığın gelişimine ve iklim durumundan dolayı bazı ekili alanlarda 2. İlaçlamanın gerektiğine vurgu yapan Özdemir,
Sarı Pas (Çizgi Pası); en erken görülen pas çeşididir. İlkbaharda hava sıcaklığının 10-15°C olduğu dönemlerde gerçekleşir. Yaprakların üst yüzeyinde makine dikişine benzer püstüller oluşur. Bu püstüller portakal veya limon rengindedir. Sıra veya sıralar üzerine dizilmiş noktacıklar biçiminde olan bu püstüllerin içinde etmenin yazlık sporları meydana gelir. İlkbaharda bu püstüllerden oluşan sporlar rüzgarla çevreye yayılır. Enfeksiyon oluşumunda sıcaklık ve nem çok önemlidir.
Kahverengi Pas (Yaprak Pası); genellikle yapraklarda görülür, bu yüzden Yaprak Pası olarak da isimlendirilir. Portakal sarısı veya yanık kahverengi rengindeki püstüller yaprak yüzeyine gelişi güzel dağılmış noktacıklar şeklindedir. İlkbaharda yazlık sporlar 10-18°C’de ve yüksek nemde enfeksiyon oluşturur. Bu pas genellikle sarı pastan sonra kara pastan önce görülür. Türkiye’de daha çok Ege ve Marmara gibi sahil bölgelerinde görülür.
Kara pas; en son görülen pas hastalığıdır. Koyu kırmızı, kahverengi püstüller yaprağın iki yüzünde, sapta ve başakta oluşabilir. Püstülleri meydana getiren ürediospor kümeleri epidermisi yırtıp çıktığında bitki yüzeyi pürüzlü ve yırtık bir görünüş alır.%96’nın üzerinde orantılı nem ve 20°Cye yakın sıcaklıkta hastalık gelişir. Kara pas kardeşlenmeyi azaltır, dane ağırlığı ve kalitesini düşürür. Hastalığa uygun şartlarda bütün ürün kaybedilebilir.
ü
PAS HASTALIĞI İLE MÜCADELESık ekimden kaçınılması, zamanında yabancı ot ve ara konukçu mücadelesi yapılması, tarlaya normalin üzerinde azotlu gübre verilmemesi, dayanıklı çeşit kullanılması ve hastalığın her yıl şiddetli olarak görüldüğü yerlerde hassas çeşitlerde belirtiler başlarsa yeşil aksam ilaçlanması önerilmektedir.”
Son olarak, buğdayın özünü tüketerek zarar veren kırmızı renkli böceklerin de görüldüğünü belirten Özdemir, verim ve kalite kaybını önlemek için zirai ilaçların kullanılması gerektiğini söyledi.