İKİNCİ BEYİN Bağırsak mikrobiyatası, tüm yaşayan mikroorganizmaların (bakteri, mantar, protozoa ve virüsler) sindirim sistemindeki birleşimi olarak tanımlanır. Diğer mikrobiyotalara göre dahafazla sayıda bakteri ve sinir hücresi bulundurduğu için ikinci beyin olarakbağırsaklar kabul edilir. Bağırsaklarda yaşayan mikroorganizmaların bağırsak epitel ve bağışıklık sistemi hücreleri ile iletişim içinde olduğu, bu iletişim sayesinde başta otoimmün hastalıklar olmak üzere nöropsikiyatrik ve metabolik pek çok bozukluğun oluşmasında rolü olduğu düşünülmektedir.Yani kısacası hastalıkların temelini bağırsak mikrobiyotamız oluşturuyor olabilir mi? Henüz anne rahminde iken şekillenmeye başlayan mikrobiyota, normal veya sezaryen doğuma göre değişiklik gösterir. Normal doğum esnasında bebek, mikrobiyotalarının tohumlarını doğum kanalından alırken; sezaryen doğum ile bakterilerin ilk tohumlarını annelerinin derisinden ve hastane ortamından alırlar. Bebek dünyaya geldikten sonra anne sütü ile mama tüketimine bağlı olarak farklı şekillenmeye devam eder. Yaşamın ilk 3 yılında doğum şekli ve yetersiz anne sütü; IBS, otizm, anksiyete, dikkat eksikliğihiperaktivite bozukluğu (DEHB) ve obezite gibi nörogelişimsel hastalıklarının oluşumunu tetikleyebilir. Beslenme, bağırsak mikrobiyotası içeriğini belirleyen en önemli çevresel faktördür. Yapılan çalışmalar, beslenmede yer alan birçok faktörün inflamasyonu uyardığını göstermiştir. Kırmızı et, doymuş yağ asitleri, früktoz, süt yağları, bitkisel kaynaklı trans yağ asitleri ve tuz içeren bir beslenme inflamasyonu uyararak bağırsaklarda zararlı bakterilerin sayısını artırarak irritabl bağırsak hastalığı, Crohn ve ülseratif kolite neden olabileceği düşünülmektedir. Bağırsaklarımızda bulunan bu bakteri dünyası, sindirim ve bağışıklık sistemimizin bir parçası olmasının ötesinde, beyin ile çift yönlü iletişim sağlayarak bireyin duygu ve davranış kalıplarını değiştirir. Bağırsak mikrobiyotasının beyin gelişimi ve davranış üzerine etkisi son yıllarda ilgi odağı haline gelmiştir. Peki neden? GABA, serotonin ve dopamin, ruh halimizden nörolojik hastalıklara kadar çeşitli nöron iletiminden sorumlu kimyasal maddelerdir. Bağırsaklardaki bakterilerde bu metabolitleri üretebilir. Serotonin, bağırsakhareketi, ruh hali, iştah, uyku ve bilişsel işlevleri düzenler. Mutluluk hormonu olarak adlandırılan dopaminin yarısı bağırsaklarda üretilir. Bağırsak mikrobiyotasının bozulması ile birlikte bu kimyasalların üretiminin dengesizliği ile birlikte depresyon-anksiyete, şizofreni, Parkinson, otizm spektrum bozukluğu gibi nörolojik hastalıklarında tetiklendiğine dair literatürdebirçok çalışma ortaya konulmuştur. Peki ikinci beynimiz bağırsaklarımızın sağlığı için neler yapılabilir?
  1. Probiyotik ve prebiyotik kaynaklar beslenmede mutlaka bulundurulmalı.
Pırasa, muz, soğan, sarımsak,kuşkonmaz,yer elması gibi kolonik gıdalar tüketilebilir. Probiyotik ve prebiyotik kaynağı olarak anne sütü, yoğurt, kefir, kombucha, turşular, fermente ürünleri tüketmek bağırsak ve genel sağlığımız açısından yararlı olacaktır.
  1. Sağlıksız yağların tüketimi azaltılıp sağlıklı yağlar beslenmeye eklenmeli.
Ayçiçek, mısır, aspir gibi işlenmiş yağlar yerine zeytinyağı, hindistan cevizi, avokado gibi yağlar tercih edilmelidir. Omega 3 kaynaklarına yönelmek için yağlı balıklar ve tohumları beslenmeyedahil edebilir.
  1. Lif içeriği yüksek gıdalar tüketilmeli.
Alınan posa, yararlı bakteriler için önemli prebiyotik kaynakları olduğundan hem beslenmeleri ile hem de sindirim sırasında oluşturdukları yan ürünler ile beyin ve bağırsak sağlığımızı destekleyecektir. İhtiyaç duyulan günlük lif (25-30g) kaynağı sebze, meyve, kuru baklagiller ve kepekli ürünlerden karşılanmalıdır.
  1. Hekim önerisi dışında antibiyotik kullanımından uzak durulmalı.
Çocuklarda bilinçsiz antibiyotik kullanımı tüm bakterileri yok edip bağırsak duvarının yapısını bozarak bu tür hastalıkların riskini arttırmaktadır. Yapılan çalışmalarda farelerin antibiyotik tedavisi sonucunda mikrobiyota dengesinin bozulduğu, beyin kimyası ve davranışındaki değişikliklere sebep olduğu görülmüştür.
  1. Yeterli uyku alınmalı.
Beyin için uyku ne kadar önemli ise aynı durum bağırsaklar için de geçerlidir. Hatta uyku esnasında beyin ve bağırsakların aynı döngüsel REM sürecinden geçmekte olduğu çalışmalar ile kanıtlanmıştır.
  1. Düzenli egzersiz yapılmalı.
KAYNAKÇA Doğan A,YaşarS,KayhanS,Kırmızıgöz Ş, Kaplan A, 2018,Bağırsak-Beyin Aksı, TürkNöroşirDerg 28(3):377-379 Evrensel A,Ceylan M,2015,Bağırsak Beyin Ekseni: Psikiyatrik Bozukluklarda Bağırsak MikrobiyotasınınRolü,Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar 7(4):461-472 KalipK,Atak N,2018,Bağırsak Mikrobiyotası Ve Sağlık,Türk Halk Sağlığı Dergisi,16(1) Koca O, Dönmez N,2020, İkinci Beyin: Bağırsak. Atatürk Üniversitesi Vet. Bil. Derg., 15(2): 187-195