TANSİYONUNU BESLENME İLE YÖNET
Hipertansiyon yani yüksek tansiyon, ülkemizde ve dünyada önemli halk sağlığı sorunları arasındadır. Yetişkin bireylerde hipertansiyona rastlama sıklığı yaklaşık %30-35 iken, bu rakamın 2025 yılında %15-20 oranında artacağı tahmin edilmektedir.
Hipertansiyon terimi, klinik olarak sistolik kan basıncının ≥140 mmHg ve/veya diastolik kan basıncının ≥90 mmHg olduğu fizyolojik durumu tanımlamada kullanılmaktadır. Tedavi edilmediğinde dolaşım sistemine zarar vererek kalp krizi, felç gibi diğer sağlık sorunlarına sebep olmaktadır.
Tedavi yöntemi olarak ilaç tedavisi kullanılsa da kişinin beslenmesine dikkat etmediği takdirde hastalığın engellenmesi mümkün olmamaktadır.
Beslenmenin düzenlenmesi ile fazla kilosu olan bireylerde kilo kaybı sağlanması, kişilerin beslenmesinin doğru bir şekilde düzenlenmesi bu süreçte hastalığın ilerlemesini engellemektedir. Klinikte deneyimlerimize dayanarak şunu da eklemek isterim ki diyet protokolünü düzgün uygulayan hastalarımızda tansiyonun normalde seyretmesi ile birlikte doktor takibinde ilaçların dozları da düşebiliyor.
Hastalıklarda daha sıkı takipler ile diyet protokolleri uygulasak da sana vereceğim birkaç öneri ile sende tansiyonunu dengede tutabilirsin.
Beden ağırlığı olması gerekenden %20 fazla olan kişilerde hipertansiyon oluşum sıklığı normal kilolu olan bireylerin 2 katıdır. Özellikle son yıllarda beden kitle indeksi dışında bel / kalça oranı da kan basıncı ile ilişkilendirilen bir parametredir. Özellikle erkeklerde 0.90 kadınlarda 0.85’ in üzerinde bulunan değerler kalp hastalığı riskini arttıran faktörler arasındadır.Sende bu değerlerin üzerindeysen sağlığın için yapman gereken
ilk adımfazlalıklarından kurtulmak.
Sodyumun fazla alınması kan basıncını yükseltir. Bu sebeple
ikinci adımtuz tüketimini sınırlandırmak. Günlük sodyum alımı 1.5-2.5g arasında tutulmalıdır ve bu da günlük 4-6g tuz demektir.Bu alımı sağlayabilmek için yemeklere tuz ilave edilmemeli, gerekirse tuzsuz ekmek kullanılmalıdır.Tuzlanarak hazırlanmış turşu, salamura, hazır çorbalar, ketçap, hardal, salam, sosis gibi besinlerle soya sosu gibi hazır soslardan kaçınılmalıdır.Özellikle peynir tüketiminde tuz içeriği yüksek olması sebebi ile az tuzlu ve az yağlı tercih edilmelidir.
Özellikle tereyağı, sadeyağ, iç yağı ve katı margarinler sodyum ( tuz) ve doymuş yağ içeriği yüksek yağlardır. Kilo alımını artırırlar ve kalp sağlığını olumsuz etkilerler. Bu yüzden
üçüncü adımdoymuş yağın kullanımını sınırlandırmak. Yerine zeytinyağı ve bitkisel sıvı yağlar hem yemeklerde hem salatalarda kullanılmalıdır.
Amerikan Kalp Derneği, kardiyovasküler sağlığı iyileştirmek için 2021 diyet rehberinde günde 1-2 porsiyon protein kaynağı tüketilmesini tavsiye etmektedir. Bu protein kaynaklarının da çoğunlukla sebze ve deniz ürünleri, az yağlı veya yağsız süt ürünleri ve yağsız et gibi sağlıklı kaynaklardan olmasını tavsiye etmektedir. Özellikle hem protein açısından hem de omega 3 açısından haftada 2 kere balık tüketimi faydalı olacaktır.Kırmızı et tüketimi de minimuma düşürülmelidir.
Özellikle plazma sodyumunun düşürülmesi için potasyumdan zengin besinlere günlük beslenmede yer verilmesi
dördüncü adımdır. Nane, maydanoz, kekik, dereotu, limon suyu, soğan gibi lezzet verici besinler yemeklerdetuz yerine kullanılabilir. Ayrıca bol posa ve potasyum alımı için yeşil yapraklı sebzeler, baklagillerdengünlük beslenmeye eklenebilir.
Magnezyum ve kalsiyum yönünden yeterli beslenilmesi
beşinci adımdır.Kalsiyum için tavsiye edilen miktar günde 800–1200 mg, magnezyum için 280–350 mg’dır. Bu minerallerin en yoğun olduğu besinlerse süt ve süt ürünleridir. Ayrıca kalsiyum için pekmez, susam, fındık, fıstık, yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller ve kurutulmuş meyveler; magnezyum için ıspanak, kuru baklagil, ekmek, badem, fıstık sayılabilir.
Altıncı adım alkol tüketiminin sınırlandırılmasıdır. Kadınlar 1 kadehin, erkekler ise 2 kadehin üstüne çıkmamalıdır.
Düzenli fiziksel aktivite tüm hastalıkların önlenmesinde olduğu gibi hipertansiyon tedavisinde de önem taşır. Bu nedenle
yedinci adımdır. Haftada en az 3 gün olmak üzere orta tempolu egzersiz yapmak büyük önem taşır. Ancak yaşa bağlı veya da hastalığın şiddetine göre tempo ve süre uzman tarafından değiştirilebilir.