ŞİŞMANLAYAN DÜNYA
Obezite; insan sağlığını bozabilecek ölçüde anormal ve aşırı yağ birikmesi sonucu gelişen bir sağlık sorunu olarak tanımlanmaktadır. Günümüzde tüm dünyada en önemli halk sağlığı sorunlarından biri olarak kabul edilmektedir.Görülme oranları her geçen gün artarken beraberinde fiziksel, psikolojik ve sosyal pek çok soruna yol açarak yaşam kalitesini olumsuz etkilemektedir.
Obezite oranları, önceki yıllarda daha çok gelişmiş, ekonomik düzeyi yüksek olan ülkelerde görülürken günümüzde,
her ekonomik düzeydenülkede yaygın olarak görülür.Obezite oranlarındaki bu artış çoğunlukla Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) vurgulanmaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü’nün yayınladığı son raporda 18 yaş üstü yetişkin nüfus çalışmaya dahil edildiğinde TürkiyeAvrupa'da
ilk sırada yerini almaktadır.
Obeziteyi kalori dengesizliği, aşırı ve yanlış beslenme ile fiziksel aktivite yetersizliği gibi temel faktörlerin etkilemesi dışında sosyal ve çevresel faktörler, kültürel faktörler, ekonomik koşullar, teknoloji, tarihsel süreç, genetik, psikolojik ve biyolojik faktörler, sosyoekonomik, sosyo-demografik değişkenler (yaş, cinsiyet, eğitim, medeni durum) ve sigara-alkol tüketimi gibi alışkanlıklarda etkilemektedir.
Örneğin obezitedekonusunda ilk sırada yer alan Naura’da, pirinç, makarna, konserve yiyecekler ve şekerli içecekler insanların beslenme alışkanlıklarını oluşturur. Bu duruma fiziksel aktivite eksikliği de eklendiğinde obezite kaçınılmaz bir hal alır. Ancak bölge halkının yemek tercihleri her zaman kendi tercihleri değildir. Ülkenin ekonomik olarak geride olması sağlıklı gıdaya ulaşımı zorlaştırır.
Aynı Naura gibi pirincin sık tüketildiği Vietnam’da isesebze-meyve, balık gibi sağlıklı protein ve yağlara ulaşabilirlikleri daha fazla olduğu içinobezite sıralamasında son sırada yer alır.
Normal şartlarda gelişmiş ülkelerde kişilerin ekonomik durumu iyileştikçe sağlıklı gıdaya ulaşım imkânı kolaylaşır ve obezite riski en aza iner. Ancak Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde bu durumun tam tersi de olabilir.
Türkiye’detoplumun beslenme kalıpları bölgelere, sosyo demografik ve ekonomik düzeye ve kentsel-kırsal yerleşim yerlerine göre önemli farklılıklar göstermektedir. Gelir dağılımında gözlemlenen dengesizlikbeslenme sorunlarının niteliği ve görülme sıklığı üzerinde de etkilidir.
Sipahi’nin* (2020) yayınlanmış bir çalışmasında tespit edilen en önemli bulgulardan biri Türkiye’de obez olmanın yaratmış olduğu toplam eşitsizliğin düşük sosyoekonomik gruplarda yoğunlaşmasıdır. Bu durum Türkiye’de zenginler lehine bir eşitsizlik yarattığını göstermektedir. Bireylerin sahip olduğu gelir düzeyine göre tüketecekleri gıdaların kalitesi de değişme göstermektedir. Örneğin, daha düşük gelirli aileler harcamalarında sebze ve meyveye yüksek gelirli ailelere göre daha az pay ayırmaktadır. Gelir arttığı zaman bireylerin ve hanelerin sebze ve meyve tüketimine ayıracakları pay da artacaktır.
Pekiobezitenin her geçen yıl dahada çok artışı beraberinde neyi getirir diye soracak olursanız ölüm riskinin de doğru orantıda artması diyebiliriz. Ne yazık ki hastalıkların altında çoğu zaman yatan asıl nedenin obezite olduğu konusunda ki bilinçsizlik sürmektedir.Obezite sadece fiziksel bir görüntü bozukluğu değildir. Beraberinde kanser, diyabet, tansiyon, karaciğer ve böbrek rahatsızlıkları gibi birçok hastalığı getirir.Obezite bu hızda artmaya devam ederse kronik rahatsızlıklara yakalanmanın daha küçük yaşlara düşeceği, ölümlerin daha genç yaşlarda olacağını göreceğiz.
WOA’nın raporuna göre, küresel nüfusun yarından fazlası yanı yaklaşık %51’inin 2035 e kadar karşı karşıya geleceğini ve buna bağlı olarak sağlık harcamalarının artacağı,yılda yaklaşık 4 trilyon doları bulacağı öngörülmektedir.
*Banu Beyaz Sipahi, Türkiye’de Obezite Üzerine
Sosyoekonomik Faktörlerin Etkisi ve Gelir Eşitsizliği, Ankara Üniversitesi
Sbf dergisi,
Cilt 76, No.2, 2021, s. 547 – 573