Sevgili okurlar, geçtiğimiz hafta sonu 8 Mart’ı geride bıraktık. Kadınlar Günü’nün tarihçesine tam bir sene önceki köşemizde uzun uzadıya yer vermiştik. Özetle Kadınlar Günü; insan hakları temelinde kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesine, ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarının kutlanmasına ayrılmış kıymetli bir gündür.
Böyle bir günü uğurlamışken istedim ki bu hafta köşemizde de kadınlardan bahsedelim ve güzel şeyleri ele alalım. Bu hafta köşemizin konusu: Son yıllarda yargıdaki kadın sayısında yaşanan tatmin edici artış. Gelin hep beraber öncelikle yargıdaki kadın istihdamının istatistiksel değerlendirmesine göz gezdirelim hem de biraz kadına dair konuşalım.
Hakim ve savcılar içinde kadınların oranı son 22 yılda ciddi artış gösterdi. 2002 yılında kadın hakim ve savcı sayısı 1847 iken, bugün bu sayı %406 artarak 9 bin 355’e yükseldi. Kadın hakim ve savcı sayıları özellikle 2010’lu yıllarla birlikte tırmanışa geçti. 2013’te %25'i geçen oran, 2017’de %30’u, 2019’da %35’i aştı. 2024 sonu itibarıyla toplam 24 bin 691 hakim ve savcının %37,88’ini kadınlar oluşturdu. 9 bin 355 kadın, yüksek yargı kurumlarında hakim ve cumhuriyet savcısı olarak görevini sürdürüyor. Ancak bu sayı daha da artacak çünkü 3 bin 642 hakim ve savcı adayının 1690’ını kadın adaylar oluşturuyor. Kadınlarımızın yargı alanındaki sayılarının artışı oldukça umut verici.
Kadın istihdamı ve kadının iş hayatındaki rolü gerek ülkemizin kalkınmasında gerek bireysel değer üretiminde oldukça önemli. Kimseye muhtaç olmadan kendi hayatlarımız üzerinde söz sahibi olmamızı sağlayan ekonomik bağımsızlık, kadının birey olması, kendine ait bir sese sahip olması hususlarında elzem nitelikte.
Kadının iş dünyasındaki istihdamı her sene artmakta. TÜİK verileri incelendiğinde eğitim düzeyi arttıkça iş gücüne katılma oranının da doğru orantılı olarak arttığını görmekteyiz. Eğitim herkes için önemli ancak kadın için eğitim çok önemli. Ataerkil bir dünya düzeninin içinde sahip olduğu hakları örselenmeden, bir erkeğin gözetimi altında olmadan, toplumun baskısı altında ezilmeden; özgürce adımlar atabilmek, hür iradesiyle arzuladığı hayatı yaşayabilmek için kadının eğitime ve ekonomik bağımsızlığa ihtiyacı var.
Unutulmamalıdır ki kadın güçlüdür. Olduğu haliyle en güzeldir. Gündelik yaşam telaşında kendi dertlerinin heybesine sevdiklerinin de yüklerini koyup sırtlanan güzel, güçlü, sevgili kadınlar, yüreğinizdeki sıcaklığı ve ışığı hep koruyun, canlı tutun. Kadınlar Gününüz kutlu olsun.
M. Kemal’in bazı sözleri ile yazımı sonlandırmak istiyorum: "Bizim dinimiz hiçbir vakit kadınların erkeklerden geri kalmasını talep etmemiştir. Allah’ın emrettiği şey kadın ve erkek beraber olarak ilim ve kültür edinmeleridir. Kadın ve erkek, bu ilim ve kültürü aramak ve nerede olursa oraya gitmek ve onunla dolu olma zorundadır. İslam ve Türk tarihi tetkik edilirse görülür ki bugün kendimizi bir türlü kayıtları bağlı zannettiğimiz şeyler yoktur. Türk sosyal hayatında kadınlar ilim, kültür ve diğer hususlarda erkeklerden katiyen geri kalmamışlardır. Belki daha ileriye gitmişlerdir."
"İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan mürekkeptir. Kabil midir ki, bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki, bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça öteki kısmı göklere yükselebilsin?"
"Yoksul kadın, hiçbir şeyi olmayan kadın anlamında alınmıştır. Hâlbuki kadın denilen varlık, bizatihi yüksek bir varlıktır. Onun yoksulluğu olamaz. Kadına yoksul demek, onun bağrından kopup gelen bütün insanlığın yoksulluğu demektir."
Kitap önerileri:
Kurtlarla Koşan Kadınlar - Clarissa P. Estes
Sıfır Noktasındaki Kadın - Neval El Seddavi
Judith Butler - Cinsiyet Belası