BİR ADIM ÖTEYE Büyük bir japon bilgesi, çölde kumlar üzerinde oturmuş meditasyon halindedir.
Adamın biri, ona yaklaşır ve şöyle der:
– Beni öğrencin olarak kabul et.
Bilge, parmağıyla kumlar üzerinde düz bir çizgi çeker ve şöyle der;
– Kısalt!
Adam, avuçlarıyla çizginin yarısını siler.
Bilge der ki;
– Git, bir sene sonra tekrar gel.
Bir yıl geçer. Bilge, yine bir çizgi çizer ve der ki;
– Kısalt!
Adam, bu kez çizginin yarısını avucu ve dirseğiyle kapatır.
Bilge, gene kabul etmez ve der ki;
– Git, gelecek sene gene gel.
Gelecek yıl olur. Bilge, tekrar kumların üzerine bir çizgi çeker ve adamdan onu kısaltmasını ister.
Bu kez, adam der ki;
– Bilmiyorum.
Ve Bilge’den cevabı kendisine söylemesini rica eder.
Bilge, çizginin yanına daha uzun bir çizgi çekip şöyle der;
– Şimdi kısaldı.
Bu hikaye, japon kültüründe ilerlemenin yolunu gösteren sırlardan biridir.
Kısa çizgi her zaman başkasının başarısı da olmak zorunda değil. Her gün kendimizi bir önce ki günden ileri taşımak, kendimizi aşmak günden güne o çizginin uzaması demek. Bazen günü atlatmış olmak bile kâr geliyor insana. Kaldığı ki kendini geliştirmeyi düşünsün. Kendine hedefler koymak, güne yaşam amacını hatırlayarak başlamak hayata bağlar insanı. Oysa günler bir öncekinin benzeri olarak gelip geçiyor. Zaman sadece geçmesi için yaratılmış gibi. Oyalanmak bazen yaşamak. Orada, burada, şurada… Her hangi bir çizgiyi az bile olsa geçmeden ayrılmamalı bu hayattan. İşte o geçilecek çizgiyi bulmak mesele. Değerli bir şey  olmalı. Kıymetli bir şey olmalı o. Öyle olmalı ki milim geçmiş olsan büyük bir başarı sayılmalı. Benim seçimim kendimden yana. Kendini öyle aşmalı, kendini öyle bir arkada bırakmalı ki karşılaşsalar dahi ikisi  birbirlerini tanımamalı. Bir ben ama öyle bir ben olmalı ki asla eski bir beni hatırlatmamalı. Ömrünü arayış içinde geçiren Yunus Emre’nin karşısına kendisi çıkar. Aradığın benim der. Yıllardır özlediğin, aradığın benim. Yunus kendi kendini şaşkınlıkla izler. Yıllardır aradığının kendi olduğunu “Bir ben vardır ben de benden içeri” şiiriyle başka insanlara da anlatmaya çalışır. Bu uyanışla Yunus Emre olur. Tarihe iz bırakır ve bunu kendi üzerinde yarattığı devrimle yapar. Benzersiz şekilde… Yunus hem karşılaştığıdır hem de O’nunla karşılaşandır. Kısa çizgisi de O’dur uzun çizgide O’dur. Yunus Emre’yi Yunus Emre yapan kendine uzatmak için doğru bir kısa çizgi seçmiş olmasıdır. Ömrü hatırlanmayacak en önemlisi de uzattığında varlığında devrim yaratmayacak kısa çizgilerle uğraşarak geçirmemek lazım. Kişisel devrimin için yaşaman lazım. Aş kendini. Kim olursan ol yolun sonunda gerçek kendinle buluş ol,  O ol yeter…