İMAN ESASLARI İman; bir şeye tereddütsüz, kesin olarak inanmak demektir. Allah’ın varlığına, birliğine, tereddütsüz inanmak, Hz. Muhammed’in Peygamber olduğunu hiç şüphe duymadan kabul etmektir. İmanın en kısa ifadesi, Kelime-i Tevhid’tir. Kelime-i Tevhid ki: “La ilahe illallah MuhammedünRasülullah” anlamı: “Allah’tan başka ilah yoktur. Hz. Muhammed Allah’ın rasülü, yani elçisidir. Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed imanı şöyle ifade etmiştir: “İman, Allah’tan başka ilah olmadığını tasdik etmektir“ (Müslim, Tirmizi) ve  “Allah’tan başka ilah yoktur diyen cennete girer” müjdesini vermiştir. (Tirmizi) Diğer bir Hadisi Şerif de ise; “İman; Allah’a, meleklerine, kitaplarına, Peygamberlerine, ahiret gününe, hayır ve şer ile birlikte kadere inanmandır” buyurmuştur. Bu hadisi şerif dinimizin “Amentü’sünü oluşturmuştur. Amentü Arapça da inandım anlamına gelip, İslam dininin iman esaslarını oluşturur. Buna “imanın şartları” da denilir. Dinimizin 6 temel esası vardır. Bunlar sırasıyla; 1- Allah’ın varlığına ve birliğine inanmak, 2-Meleklerine inanmak, 3-Allah’ın indirdiği kutsal kitaplarına inanmak, 4-Peygamberlerine inanmak, 5-Ahiret gününe(öldükten sonra dirilmeye) inanmak, 6-Kader yani hayır ve şerrin (iyilik ve kötülüklerin) Allah’tan olduğuna inanmak. İman esaslarına her Müslümanın inanması, kabul edip tasdik etmesi farzdır. “Amentü” nün ifadesi ve anlamı şöyledir: -Amentü billahi: Ben Allah’ın varlığına, birliğine, eşi ve benzeri olmadığına, bütün noksanlardan münezzeh olduğuna inandım. -Ve melâiketihi: Allah’ın meleklerine inandım. -Ve kütübihî: Allah’ın kitaplarına inandım. -Ve rusülihî: Allah’ın peygamberlerine inandım. -Vel yevmil âhiri: Ahiret gününe inandım. -Ve bil kaderi hayrihi ve şerrihi minallahi teala: Kaderin, hayır ve şer’in Allah’tan olduğuna inandım. -Vel ba’sü ba’del mevt: Öldükten sonra dirileceğime bütün kalbimle inandım hepsi hak ve gerçektir. -Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden Abduhu ve Resulüh: Ben şehadet ederim ki, Allah’tan başka ilah yoktur. Yine şehadet ederim ki, Hazreti Muhammed Allah’ın kulu ve Peygamberidir. İman, kalbi ve vicdanı ilgilendiren bir haldir. İman esaslarına kalben inanıp bağlanan kimse mümin, yani imanlı sayılır. İman da asıl olan kalbin tasdikidir. İmanlı insan, başına ne derece büyük bir bela, musibet gelirse gelsin, imanın verdiği tevekkül ve teslimiyetle, kadere rıza duygusu ile, sabır ve tahammül ile göğüs gerebilir. Ümitsizliğe çaresizliği düşmez, isyan ve feryada başvurmaz. Bu, ona imanın kazandırdığı güç ve kuvvetten gelmektedir. Ebu Hureyre’den rivayetle Peygamberimiz şöyle buyurmaktadır: “Mümin yeşil ekine benzer,rüzgâr hangi taraftan eserse onu o tarafa yatırır, fakat yıkılmaz. Rüzgâr sakinleştiğinde yine doğrulur. İşte mümin de böyledir; o, bela ve musibetler sebebiyle eğilir, fakat yıkılmaz. Kafir ise sert ve dimdik selvi ağacına benzer ki, Allah onu dilediği zaman bir defada söküp, devirir.” (Buhari) “Müminin hali ne hoştur! Her hali kendisi için hayırlıdır. Ve bu durum mümine mahsustur. Başına güzel bir iş geldiğinde şükreder; bu onun için hayr olur. Başına bir sıkıntı geldiğinde ise sabreder; bu da onun için hayr olur.” (Müslim) İmansız insanların ise, basit küçük bir musibet yüzünden intihar edip, hayatlarına son vererek ye’s ve ümitsizliğe kapıldıkları sık sık karşılaştığımız olaylardır. Nitekim Kur’an-ı Kerim de Allah’u Teala şöyle buyuruyor: “Kim Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe inkâr eder iman etmezse, muhakkak ki doğru yoldan uzaklaşmış sapıklığa düşmüş olur.” (Nisa/ 136) Sevgili Peygamberimiz ekin misali rüzgârla mücadele etmeyi bildi, ya bizler...  En hafif imtihan rüzgarları karşısında yıkılan bedenlerimiz, kötülüklere karşı kalkmayan ellerimiz, konuşmayan dillerimiz, buğuz etmeyen kalplerimiz, veremeyen ellerimiz, sevmeyen yüreklerimiz, tutamadığımız oruçlarımız, secdeye inmeyen başlarımız, içerisine düşüp de bir türlü çıkamadığımız mal, mülk, makam, itibar, şan, şöhret kuyuları bizim imtihanımız...  O’nun imtihanı, bir eline güneşi diğerine ayı verseler dahi yolundan dönmemesiydi. Onun imtihanı, Taif’te taşlandığı halde muhataplarına rahmet dileyen dualarda bulunmasıydı. Bir avuç müminle, müşrik ordusunun karşısına çıktığında mübarek ellerini açarak “Allah’ım! Şu bir avuç İslam ordusunu helak edersen, korkarım yeryüzünde sana ibadet eden kimse kalmayacak diye seslenmesiydi...   Yol uzun, yolculuk zor, heybemiz omzumuzda... Ve biz hangi rüzgâra kapılmış gidiyoruz!   Peygamberimiz nerde, bizler neredeyiz? İman; insan için ebedi saadeti kazanma vesilesi ve cennete giriş anahtarıdır.                                                                       Selam ve dua ile...