Nefis
Nefis; bir şeyin kendisi, benliği, zatı ve hakikatidir. Yüce kitabımızda nefsin beş derecesinden bahsedilir. Bunlar nefsi emmare, nefsi levvame, nefsi mülheme, nefsi mutmainne, nefsi raziyye şeklinde beyan edilmektedir. İslam âlimleri özellikle de sufileri bu yüzden nefisle mücadele konusunda eğitime büyük önem vermişlerdir.
Nefs-i emmare: Allah’ın emir ve yasaklarına uymayan nefsine tabi olan nefistir.
Nefs-i levvame : Allah’ın emirlerine bazen uyan, bazen uymayan İşlediği günahlardan dolayı üzülen, yaptığı sevaplardan dolayı sevinen nefistir.
Nefs-i mülhime: İlhama mazhar olmuş nefistir.
Nefs-i mutmainne: İman esaslarına inanan, İslam’ın emir ve yasaklarına uyan, Rabbi ile manevi bir bağ kurup huzura eren nefistir. Bu dereceye ulaşan insan, Allah Resul’ünün getirdiği her ameli hak olarak kabul eder, Allah’ın yasaklarından mecburen değil seve seve kaçınarak uzak durur, Allah yolunda ne fedakarlık gerekiyorsa yapar. Allah’a tam manasıyla teslim olmuş bir şekilde yaşar. Gam ve kederden uzak olur. Gönül huzuruna, ruhi saadete kavuşur. Ahirette de Allah’ın iltifatına nail olur.
Nefs-i raziye: Her yönüyle Rabbine yönelen, Allah’tan gafil olmayan, O’ndan razı olan nefistir.
İslam âlimleri nefis terbiyesinin beden terbiyesinden daha fazla gayret ve mücadele istediğini belirtmektedir. Çünkü nefsin birçok kötü sıfatları vardır; Aldatma, hile, haset, kötü zan besleme, hırs, cimrilik vb... Nefsinin kötü isteklerine karşı Rabbine sığınmak yerine istediğini yapan kimse ilah edilmiş sayılır. Bu husus Kur’an-ı Kerim de;
Nefsinin arzusunu ilah edinen, Allah’ın (halini bildiği için) saptırdığı ve kulağını, kalbini mühürlediği, gözüne de perde çektiği kimseyi gördün mü? Şimdi onu Allah’tan başka kim doğru yola eriştirebilir? Hala düşünüp ibret almayacak mısınız?
Nefsini terbiye, tezkiye ve tasfiye eden kişi Allah’a yakınlıkta daha çabuk mesafe almaktadır. Eğer ki nefsin arzu ve isteklerine sınır konulmazsa nefis her istediğini elde edecek, şımaracak, böylece insana tahakküm etmeye başlayacaktır. Nefsine hakim olamayan kişi eğer günah çukuruna düşmüş ise bunda ısrar etmemeli, ümitsizliğe kapılmamalıdır. Zira insan suçu günahı ne kadar çok olursa olsun, Allah’ın rahmeti ve bağışlaması bundan daha fazladır. Şüphesiz ki bedenimiz hem iyi hem de kötü duygulara eğilimli bir tabiat üzerine yaratılmıştır. Bu tabiat gereği olarak nefsimizin zaman zaman kötü hislerin baskısı altında kalması kaçınılmazdır. Dünya malı ve mevki, makam sevgisi veya arzular her birimiz için bir yere kadar doğal ihtiyaçlardır. İşte bu ihtiyaçlarımız haram sınırlarını aşacak derecede hırsa dönüşmemelidir.
Değerli okurlar;
Bize görünmeyen düşman ne kadar tehlikeli ise nefis de o derece tehlike arz etmektedir. Hepimiz birer nefis sahibiyiz ve nefsimizin doğal ihtiyaçları vardır. Ancak bu ihtiyaçlarımızı gayrimeşru yollarla gidermemeliyiz. Örneğin rızkımızı çalışarak, alın terimizle helalinden kazanmaya çalışmalıyız. Bugün Cezaevlerinin dolup taşması, intihar vakaları ve aile huzursuzlukları yanında toplumu sarsan daha birçok olumsuzluğun kişinin bir anda düşünmeden, kontrolsüzce yaptığı bir davranıştan, nefsinin gayrimeşru, geçici isteğine boyun eğmesinden kaynaklandığı unutulmamalıdır. Elbette zaman zaman karşı koymakta zorlandığımız isteklerimiz arzularımız vardır. Nefsimizin bu ihtiraslarına karşı koyabildiğimiz ölçüde onurumuzu korumuş oluruz. İnsana ateşin yolunu açan, onu kolaylaştıran ve cazip hale getiren, bir taraftan da cennetin yolunu zorlaştıran istek ve arzularla mücadele etmek kolay değildir. Allah’ın rahmeti olmasa bu cihaddan başarıyla çıkmak mümkün değildir. Bu yüzden Allah Resulünün dualarında nefsinin kötülüklerinden Allah’a sığındığını görüyoruz. Bize düşen Peygamberimizin ışığında yol almak ve sabah, akşam her an O’nun öğütlediği dualarla Rabbimize sığınmak olacaktır.
“Ey göklerin ve yerin yaratıcısı, gizli ve aşikârı bilen Allah’ım! Sen her şeyin sahibisin. Senden başka ilah olmadığına meleklerde şahitlik ederler. Biz nefislerimizin ve Allah’ın rahmetinden uzaklaştırılmış olan şeytanın şerrinden, onun bizi şirke düşürmesinden, kendimize ve herhangi bir Müslümana kötülük yapmaktan sana sığınırız.”
“Ey Allah’ım! Senin Rahmetini umuyorum, bir an bile beni nefsime bırakma” Âmin.