Hatıralarla Türk Musikisi (60)
Tanburi Cemil Bey (12)
1893 yazının bir Salı akşamı Ferik Yanyalı Mustafa Paşa’nın Konağına Cemil Bey ve Vasil Efendi birlikte giderler.
Mustafa Paşa, Cemil Bey’in amcası Refik Bey’in yakın dostudur.
Mustafa Paşa’nın konağına, Tatyos Efendi, Rahmi Bey, Medeni Aziz Efendi, Bimen Efendi (Şen), Kemani Ağa, Kanuni Hacı Arif Bey, hanende Osman ve Nedim Bey’ler de gelirler.
Fasıla, Tatyos Efendi’nin Karciğar Peşreviyle başlarlar ve yine Tatyos Efendi’nin Karciğar Saz Semaisi ile bitirirler.
Cemil Bey’in geldiğini öğrenen Paşanın oğlu Pertev, heyecanla gelir ve Cemil Bey’e sarılarak “hoş geldiniz” der. Dostlukları da başlamıştır. Mustafa Paşa, misafirler gittikten sonra Cemil Bey’i bırakmaz. “İki oğlum var, üçüncü oğlum artık sensin. Refik Bey’in yadigârısın” diyerek Cemil Bey’e sarılır.
Fakir fukara babası olan Mustafa Paşa, el altından Cemil Bey’in annesine erzak göndermeye başlar. Önce Zihniyar Hanımı ikna ederler. Cemil Bey’in uzun yıllar bundan haberi olmaz. Allah, lûtuf ve ihsanının Paşa eliyle Cemil Bey’in evine gitmesini esirgemez.
Ertesi hafta Paşanın büyük oğlu Mahmut Bey, Cemil Bey’i arabayla almaya gelir. Akşam yapılan fasılda Cemil Bey’in suzinâk taksimine hayran olur. Ertesi gün ikisi birlikte Aziz Dede’yi ziyarete giderler. Aziz Dede, Rast âyini yönetir. Ardından faslı yönetir ve ney ile muhteşem bir taksim yapar. Cemil Bey, ney’e harandır ve taksimi yapan Aziz Dede, Cemil Bey’i âdeta büyüler. Aziz Dede; Dergâhımız her zaman size açıktır” diyerek iki arkadaşı yolcu eder.
Cemil Bey kendi evine gelir, çalışmaya başlar. Ahmet ağabeyi gelir. Sohbet, makamlar üzerinedir. Cemil Bey, Hicazkâr’la Hüzzam’ın Fa diyezi ile Mi bemolini karşılaştırırken Rahmi Bey gelir. Ahmet Bey; “Bazı noktalarda tereddüt üzerinde duruyorduk” deyince, Rahmi Bey; “Makam yapılarını herkes kendi alışkanlığına, duyuşuna göre düşünüyor. Ona göre icra ediyor. Sanıyorum, bütün makamları kaba tarifelerden kurtarıp bazı esaslara bağlamak lâzım” der.
Ahmet Bey; “Rauf Yekta Bey bu konuda çalışıyormuş.”
Rahmi Bey; “Bilmiyorum ama eğer öyleyse büyük hizmettir” der. Cemil’e bakarak; “Toplantılara katıldığından buyana ‘işin aslı budur’ der gibi farkında olmadan çevreni nasıl eğittiğini biliyor musun? Geçenlerde dikkat ettim; bilgisiyle, çalışındaki ustalıkla mâruf, anlı şanlı birkaç kişi, seni taklide çalışıyor. Bastığın perdeler üzerinde tartışıyorlardı. Bu ne demektir? Öğrencilerin senden habersiz dersini almakta, yetişip gelişmekteler. Ama musikinin kuralları ve tekniği mutlaka yazılmalıdır.”
Cemil Bey tanburla muhayyer makamında bir şeyler çalar ve durur. Muhayyer peşrevin birinci hanesi ve teslimini yeni bestelemiştir.
Ahmet Bey; “Tanbur sende bir başka ses veriyor” der. Cemil bey; “Bunun tam şuurunda değilim ama hiçbir ses yalnız başına tınlamıyor gibime geliyor. Fakat ötekileri kulağımızla duyamıyoruz. Yalnız başına olduğunda cılız, süresiz etki bırakan bir sese bazı sesler eş koşunca açılıp patlıyor” der ve daha uzun uzun anlatır.
Günler geçer, Mustafa Paşa’nın oğlu Mahmut Bey ile Cemil Bey, Kemençeci Vasil Efendi’yi ziyarete giderler. Vasil Efendi’nin hanımı, “kardeşleriyle düğüne gitti” deyince Cemil Bey eve döner.
Ertesi gün, Mahmut Bey Cemil’i alır, Girit’ten sürgünden gelen Mahmut Celalettin Paşa’nın konağına giderler. Paşa, Cemil Bey’e; “Girit’e gitmeden önce tanımak isterdim” deyince, Ali Rifat Bey (Çağatay); Cemil Bey’i ilk defa merhum Halim Paşa’da dinlemiştim. Gülizar’a girdiğiniz taksimi Bestenigâr’a (ikisi de Türk Musikisinde makam adıdır) bağlamış, saz semainizi çalmıştınız. Hayran kalmıştım.” DEVAM EDECEK
Kaynak: Ecz. Emin Akan: Tanburi Cemil Bey
Dr. Nazmi Özalp: TÜRK MUSİKİSİ TARİHİ 2. Cilt (TRT Yayını)
Yılmaz Öztuna: BÜYÜK TÜRK MUSİKİSİ ANSİKLOPEDİSİ 1. Cilt (MEB)
Nuri Özcan: İSLAM ANİKLOPEDİSİ 7. Cilt
TÜRK ve DÜNYA ÜNLÜLERİ ANSİKLOPEDİSİ 3. Cilt