Hatıralarla Türk Musikisi (71)
Tanburi Cemil Bey (23)
Cemil Bey, Osman Efendi’ye söz verdiği için sofradan hızla kalkıp, Tramvay İdaresinden Bedri Bey’in nikâhına gider. Bedri Bey Cemil Bey’i coşkuyla karşılar. Saygın konuklar odasına alır. Nikâh vakti yaklaşınca bir karışıklık olur. Gelin, odasına kapanıp, nikâha çıkmak istemez.
Cemil Bey’in yanında oturan zat; “Kız haklı efendim. Daha önce, çalgıcı malgıcı diye sudan bir bahane ile sevdiği birine vermediler. Annesi Sacide Hanım’ı herkes sever. Babası olacak Abbas Efendi, cahil, dik bir adamdır. Kızı zorla buraya getirdiler ama demek ki yine de diretiyor. Zorla güzellik olur mu?” deyince, gelin adayının Nazlı Hanım olduğunu anlar. Karışıklıktan faydalanıp, sessizce odadan ve evden çıkıp uzaklaşır.
Aradan günler geçer, yine bir Salı akşamı Mustafa Paşa’nın Konağına giden Cemil Bey, Vasil Efendi’yi görünce rahatlar. Tatyos Efendi ile Vasil Efendi, Segâh makamının özellikleri ile ilgili tartışmaktadırlar. Cemil Bey, Tatyos Efendi’ye; “Üstad, Segâh şöyle, Karciğar böyle. Uzun lâfın kısası, sen yaparsın ama çalamazsın. Sen bestele fakat biz çalalım” der. O gece, Segâh ağırlıklı meşk yapılır.
Saide Hanım yeni doğum yapmıştır. Cemil Bey Saide’nin yattığı yatağa ilişip; “Saide, sana biraz tanbur çalayım mı?” diye sorar. Halbuki tanbur veya kemençe taksimi dinlemek için Cemil Bey’e her türlü imkânı hazırlayan gönül ehli, varlıklı kimselere böyle bir imkân pek olmaz. Saide; “istemiyorum” der ve başını çevirir. Cemil Bey kızarır, bir ara ne yapacağını şaşırır. Yavaşca kalkıp, dalgın, üzgün bir şekilde pencereye gider. Dünyası yıkılmış bir vaziyette boş boş bakar, sonra evden çıkar.
Durumu öğrenen Cemil Bey’in ablası Beyhan Hanım; “Sana tanbur çalayım mı dediği belki de ilk insan sensin Saide. Yalnız bu söz için bütün varlığını Cemil’in ayaklarına serecek niceleri vardır. İyi yapmamışsın” diye üzüntüsünü ifade eder ve “Biz kadınlar, aklımızdan çok duygularımızı kullanmayı hüner sayarız” diye sözünü tamamlar.
Mabeyinci Faik Bey’in teklifi ile çocuğun adı “Mesut” olur. Çocuk için okutulacak mevlid zamanı gelmiştir. Ünlü hafızlar; Hafız Şaşı Osman, Hafız Sami, Hafız Recep ve Hafız Aşir Efendiler mevlidi okurlar.
Cemil Bey, aylar sonra Aksaray Sinekli Bakkal’da Kâtip Muslihiddin Sokağındaki kendi evine taşınır. Yine aylar sonra yakın dostu Rahmi Bey; “Yazları geçirmek için size de Erenköy’de bir ev tutalım diye teklif yapınca Cemil Bey çok memnun olur.
Cemil Bey, Rehber-i Musiki isimli kitabından sonra, Musiki Sözlüğü hazırlamaya başlar. Musiki bilgisi çok iyi olan Ali Haydar Bey’den faydalanır, mektuplaşırlar.
Aradan seneler geçer. Cemil Bey’in yolu, Osman Efendi’nin kahvehanesine düşer. Osman Efendi biraz daha ihtiyarlayıp çökmüştür. Cemil Bey, Abbas Efendi’nin evine sırtı dönük oturur. Osman Efendi; “Bir gün nasıl olsa duyacaksın Cemil Bey oğlum. Arkanı dönerek oturursun ama ne kendilerinin ne de başkasının perdesine Nazlı’nın gölgesi vurmayacak. Zor şer evlendirildikten üç-dört ay sonra Nazlı Hanım yatağa düştü, bir daha kalkamadı. Bıraktığı mektupla babası da yıkıldı. Bir zaman sonra vücuduna gek indi. Şimdi o da ölüm döşeğindeymiş. Annesi Sacide Hanım da perişan halde. O şişman kadın iğne ipliğe dönmüş, mecnun gibi dolaşıyor” diye sözünü tamamlar.
Cemil Bey, iki yudum aldığı halde kör kütük sarhoş gibi masaya tutunarak kalkar. Hiçbir şey söylemeden, yıkılmış bir vaziyette sendeleyerek uzaklaşır. Osman Efendi de perişan bir vaziyette Cemil Bey’in arkasından bakakalır. DEVAM EDECEK
Kaynak: Ecz. Emin Akan: Tanburi Cemil Bey.
Dr. Nazmi Özalp: TÜRK MUSİKİSİ TAHİRİ - 2. Cilt (TRT Yayını)
Yılmaz Öztuna: BÜYÜK TÜRK MUSİKİSİ ANSİKLOPEDİSİ -1. Cilt (M.E.B.)
Nuri Özcan: İSLÂM ANSİKLOPEDİSİ -7. Cilt (T.D. Vakfı Yayını)
TÜRK ve DÜNYA ÜNLÜLERİ ANSİKLOPEDİSİ -3. Cilt