Hatıralarla Türk Musikisi (64)
Tanburi Cemil Bey (16)
Günlerden Salı idi. Mustafa Paşa’nın konağındaki musiki meşkine Vasil Efendi, yeni aldığı tanburla gelir. Muhteşem bir fasıldan sonra yaşlı biri Cemil’in yanına gelir; ”Ömrüme ömür kattın Cemil Bey, deli ettin beni. Benden bitecek bir hizmetin olursa emrindeyim, her zaman bekleyeceğim” der.
Bu ihtiyar, Topkapı’daki meyhanenin sahibi Osman Efendidir. İleride candan dost olacakları, candan sevgi ve saygının temeli atılır.
Cemil Bey; “Aman Osman Efendi, beni utandırıyorsun” diye karşılık verir. Osman Efendi oradan ayrılırken ardından sevgi ve muhabbetle bakar.
Günlerden bir gün, Mozart’ın Titus Üvertürü Cemil’in eline geçer. İnceler, ana melodiyi çalmaya çalışır. Armonik seslerden soyutlanınca bazı yerde melodik özelliğini kaybeden eseri çaldıkça, annesine; “Anne, bunları inceledikçe bizim musikimizin büyüklüğünü daha iyi anlıyorum” der.
Annesi; “Bu tatsız melodiler mi” diye sorar.
Günler sonra Cemil, Mustafa Paşa’nın gönderdiği araba ile Beyazıt’tan sonra Mercan yokuşundan aşağı sapar. Mühürdar Mehmet Emin Paşa’nın konağının kapısında arabadan iner. Cemil salondakilerle selamlaşıp kendisine ayrılan yere oturur. Gelmiş geçmiş besteciler, saz ustaların ve Üçüncü Selim dönemi özlemle yâd edilir. Bir ara, hizmetlilerden biri Cemil’in kulağına eğilerek; “içki arzu eder misiniz” diye sorar. Cemil, bütün ciddiyetiyle reddeder.
Cemil’in cevabını duyan Mahmut Kemal Bey, Mustafa Paşa’ya eğilerek; “Kâmil insan, her yaşta kâmildir, ettiğini bilir” diyerek takdirini belirtir.
Fasıla, Tanburi Ali Efendi’nin Suzidil Peşrevi ile başlanır. Ses olarak, Hanende Osman Bey, Hacı Kirami Efendi, Hafız İsmail Efendi ve Necmi Bey ve diğerleri katılır. Ara taksime, Santuri Ethem Efendi girer. Sonra Rahmi Bey, ney ile ve sonunda Cemil tanburla muhteşem katsim yaparlar. Geçilen eserlerden, Aksak Semai, Yürük Semai ve Aksak eserler, Tanburi Ali Efendinindir. Mustafa İzzet Bey’in Ağır Aksak şarkısı da geçilir. Cemil Bey, taksimi Ferahnâk makamına bağlar. Toplantıda Zekâi Dede ve Rauf Yekta Bey de vardır. Şakir Ağa ve Zekâi Dede’nin eserlerinden sonra fasıla ara verilir.
Cemil Bey, Üçüncü Selim’in terkip ettiği, çok beğendiği Suzidilâra makamından taksimle fasıla başlar. Daha sonra, Sultan Selim’in Suzidilâra takımı peşrev, beste, ağır semai, yürük semai ve saz semaisi icra edilerek fasıla tekrar ara verilir.
Ethem Bey, yanındaki Cemil’e; “Rauf Bey’i tanıyor musun” diye sorar. Cemil de; “Hayır ama tanışmak isterim” diye cevap verir. Ethem Efendi, Rauf Bey’e işaret eder. O da kalkıp gelir, tanışırlar.
Verilen aradan sonra fasıl tekrar başlar. Cemil Bey, Kemani Rıza Efendi’nin Tahir Buselik Peşrevini ve saz semaisini çalar. Fasıl boyunca sesiz kalan Mahmut Kemal Bey; “Rıza Efendi, peşrevinin böyle çalınması gerektiğini düşünmemiştir. Böyle çalınabileceğini hayal bile etmemiştir, kanaatindeyim” diye takdirini bildirir.
Sonra Cemil, yeni tanıştığı Galip Bey’den lâvta çalmasını rica eder. O da taksim yapar. Sonra Galip Bey’in ricası ile Cemil, kemençe ile taksim yapar. Galip Bey Cemil’den lâvta çalmasını rica eder. Cemil’i dinleyenler hayret içinde kalırlar ve musiki hasbihali sona erer. Oradakiler vedalaşırlar. Mahmut Kemal Bey, Cemil’i ve Mustafa Paşa’yı arabalarına kadar uğurlar. Kendi kendine; “Konağın bugüne kadar şâhit olduğu nâdir gecelerin en harikulâdesiydi” diye söylenir. DEVAM EDECEK
Kaynak: Ecz. Emin Akan: Tanburi Cemil Bey.
Dr. Nazmi Özalp: TÜRK MUSİKİSİ TAHİRİ Cilt: 2 (TRT Yayını)
Yılmaz Öztuna: BÜYÜK TÜRK MUSİKİSİ ANSİKLOPEDİSİ – 1. Cilt: 1 (M.E.B.)
Nuri Özcan: İSLAM ANSİKLOPEDİSİ - Cilt: 7.Cilt (T.D. Vakfı Yayını)
TÜRK ve DÜNYA ÜNLÜLERİ ANSİKLOPEDİSİ - 3. Cilt